DÜNYA, TÜRKİYE VE SAVUNMA SANAYİ
Savunma, güvenlik ile ilgili kavramların tümünü içinde barındıran bir olgudur. Kapı kilitleri, su geçirmez kumaşlar, uzaya atılan dev füzeler, hedeflerini kaçırmayan akıllı bombalar ve her biri birer teknoloji harikası uçaklar da birer Savunma Sanayi ürünleridir. Savunma nitelik olarak benzeri bulunmayan bir sektördür. Savunma alanında gerçekleştirilen alışverişler dünyadaki tüm alışverişlerin aksine 'kullanılmamak' umuduyla yapılırlar. Günümüzde Savunma Sanayinin tüm dünyadaki cirosu 780 Milyar Dolardır. Bu pazarın %45'i ABD, %18.5'u İngiltere, %16'sı Fransa, %5.4'ü Rusya, %3.3' İsrail, %2.2'si Çin ve %1.6'sı Almanya tarafından karşılanmaktadır. Başka bir deyişle 7 ülke Dünya Savunma Pazarının %92'sine hükmetmektedir. Bu rakam son yıllarda oldukça küçülen bir pazardır aslında. Ancak 11 Eylül sonrasında bu durum değişmeye başlamış, Savunma Sanayi yeniden eski parlak günlerine dönmeye başlamıştır.
Afganistan harekatının ardından, yaklaşmakta olan Irak operasyonu ve daha da önemlisi ABD'nin uygulamaya soktuğu 'Füze Kalkanı' projeleri bunun temel nedenlerini oluşturmaktadır. Savunma etkinliklerindeki artış yalnızca ABD ile sınırlı kalamayacaktır. Özellikle 'Füze Kalkanı' projesinin hayata geçmesiyle, Rusya ve Çin de reaksiyonel olarak söz konusu projenin benzerlerini uygulamaya başlayacaklar ve savunma harcamaları tüm dünyada artış eğilimine geçecektir.
Ancak Savunma Sanayini bir 'Ölüm Endüstrisi' olarak lanse etmek hakkaniyet içinde bir tanımlama olmaz. Çünkü günümüzdeki birçok büyük buluş ve günlük hayatımızın vazgeçilmez öğelerinden pek çoğu Savunma amaçlı araştırmaların sonucunda ortaya çıkmışlardır. Bu konuda kolumuza taktığımız Quartz kol saatlerinden notebook bilgisayarlara dek binlerce örnek verilebilir. Çünkü Savunma Sanayi temelde bir ARGE (Araştırma-Geliştirme) endüstrisidir.
Savunma sanayi ve Türkiye'de durum
Dünyada 780 Milyar dolar olan yıllık savunma endüstrisinde 9 Milyar dolarlık savunma bütçesi ile Türkiye önemli bir oyuncudur. Ülkemiz savunma harcamaları toplam pazarın %1.15'ini kapsamaktadır. Tüm dünyada soğuk savaşın ardından savunma harcamaları kısılırken ne yazık ki ülkemiz bunu başaramamıştır. Bunun temel nedeni dünyadaki 16 sıcak ve sorunlu bölgeden 13 tanesinin sınırlarımız yakınında olmasıdır. Ayrıca komşularımızın savunma harcamaları da bu iyimserliğe ülke olarak katkıda bulunmamıza olanak vermemektedir. Türkiye'nin GSMH'nin 4.2'sine karşılık gelen savunma harcama oranı, Suriye'de 7.2, Irak'da 6.8, İran'da 6.5, Ermenistan'da 8.2, Yunanistan'da 4.2, Bulgaristan'da da 3.7 dir. Tüm bunlara rağmen dünyada kişi başına 180 dolar olan savunma harcama miktarı ülkemizde 120 dolardır. Başka bir deyişle harcadığımız para milli gelirimize oranla yüksek, ancak rakamsal olarak düşüktür.
Yukarıdaki rakamlara rağmen ülkemizin savunma sanayinde büyük bir dengesizlik söz konusudur. Türkiye satın aldığı silah sistemlerinden sadece %21'ini yurt içinden, kalan %79'unu ise yurt dışından sağlamaktadır. Hedef kısa vadede bu rakamı %40-%60 oranına getirmektir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) önümüzdeki 25 yıl için 150 Milyar dolarlık araç ve gerece ihtiyacı vardır. Ülkemiz dünya savunma pazarında %1.15 pay alırken, silah ihracatında payımız sadece %0.1'dir. Bu dengesizliği kapatmanın tek yolu mümkün olabildiğince çok firmanın Savunma Sanayine girmesi ve ihtiyaçları karşılaması iken, savunma sanayi konusunda faaliyet gösteren firma sayısı son derece azdır.
Türk Savunma Sanayiine bir bakış
Türkiye, Suudi Arabistan, ABD ve Mısır'ın ardından Dünyanın 4. silah ithalatçısıdır. Türkiye'yi 5. Olarak İsrail izlemektedir. Ancak ABD ve İsrail aynı zamanda dünyanın 1. Ve 5. Silah ihracatçıları oldukları için bütçe dengelerinde büyük bir artı değer vardır.
Ülkemizde Savunma Sanayi olarak ele alınabilecek alt ekonomik grubun yıllık cirosu 4 Milyar dolardır. Bu rakamın %56'sı yurt içi, %26'sı TSK ve %18'i yurt dışına satılmaktadır.
TSK de ihtiyaçlar önceden belirlidir. Bu ihtiyaçlar Türkiye Milli Askeri Stratejisi (TÜMAS) kapsamında planlanarak tedarik edilir. Strateji dahilinde ihtiyaç duyulan silah ve araç gereçler için bir plan hazırlanır. Stratejik Hedef Planı (SHP) olarak adlandırılan bu plan10 yıllık bir dönemi kapsar. SHP'de TSK'nin ihtiyaç duyduğu bütün malzeme ve kalemler yer alırlar. Daha sonra SHP'yi oluşturan bu ihtiyaç kalemleri, eldeki bütçe imkanlarına bakılarak yeniden düzenlenir. On Yıllık Tedarik Planı (OYTEP) adı verilen bu plan çerçevesinde ihtiyaçlar temin yoluna gidilir. Başka bir deyişle SHP evdeki hesap, OYTEP çarşıdaki durumdur. OYTEP'ler kapsamında yer alıp ihale aşamasına gelen alımlarda çeşitli ödeme kaynakları kullanılırlar. Bunlar Milli Savunma Bakanlığı (MSB) bütçesi, Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) kaynakları ve Savunma Sanayi Destekleme Fonu (SSDF), Özel Ödenekler (Bedelli askerlik), TSK Güçlendirme Vakfı kaynakları ve dış kredilerdir.
TSK'nin ihtiyaçları 'Milli Olması Zorunlu', 'Kritik' ve 'Diğer' olarak 3 kategoride toplanır. Bunlardan 'Milli Olması Zorunlu' ürün ve hizmetlerin satın alınacağı firmaların %100 Türk sermayeli olması gerekir.
Bir silah ya da araç/gereç ülkemizde 3 yöntemle alınır. Bunlar :1. Yurt dışından doğrudan alım 2. Teknoloji transferi ile ortak üretim 3. Milli şirketlerden tedariktir. Yurt dışından doğrudan alımlarda da 4 kriter göz önüne alınır. 1. Silah veya malzemenin performansı 2. Fiyatı 3. Teknolojisi 4.Offset.
Offset-ya da 'Malımı alırsan, malını alırım'
Genel anlamda ''Telafi edici, mukabil ticaret'' olarak da adlandırılabilecek olan Offset kavramı, ithal edilen mal ve hizmet karşılığında, belirli oranda mal veya hizmetin ihraç edilmesi demektir. Offset sisteminin temel amacı, ticarete konu olan mal ya da hizmetin el değiştirmesi sırasında alıcı tarafından sarf edilen paranın, farklı biçimde alıcının ekonomisine geri dönmesinin sağlanmasıdır. Rakamsal bir örnek vermek gerekirse, örneğin %30 oranında offset içeren bir anlaşmada, ithal edilen 1 Milyar dolarlık malın karşılığı olarak, ihracatçının ülke ekonomisinden 300 Milyon dolarlık bir mal veya hizmeti ithal etmesi gerekir. Anlaşmalara bağlı olarak değişen oranlarda offset içeren projeler, ülkeden döviz çıkışını en aza indirmeyi amaçlar.
Offset uygulama türleri
Tüm dünyada offset uygulamaları başlıca iki yöntemle uygulanır. Bunlar Doğrudan (Direkt) ve Dolaylı (İndirekt) offset'tir.
Doğrudan offset uygulamalarında satıcı firma, satacağı mal veya hizmete mukabil, alıcı ülkeden satış yapacağı ürün ya da hizmete ilişkin ithalat yapmayı ya da sattığı malın bazı parçalarını alıcı ülkede fason olarak imal ettirerek ithal etmeyi kabul eder. Daha basit bir anlatımla örneğin bir uçak alımında, uçak imalatçısı firma offset anlaşmasındaki oran kadar uçak parçasını ya da uçakla ilgili cihazı, alıcı ülkeden satın almayı tahahüt eder. Eğer alıcı ülkede satış anlaşmasına konu olan ürünler üretilmiyor ise, bu durumda satıcı firma alıcı ülkedeki bazı firmalara ortaklık, know-how satışı ya da lisans altında gerekli malzemeleri imal ettirerek, satın alır. Burada asıl üzerinde durulması gereken nokta teknoloji transferidir.
Dolaylı offsette ise, Satıcı, proje ile ilişkili olmayan konularda da ortak üretim ve yatırım yapmayı, ya da alıcı ülkeden 3. ülkelere mal veya hizmet satışını kabul eder. Bu dolaylı kazanım Satıcının 3. ülkelere yapacağı ihracatları, alıcı ülke üzerinden gerçekleştirmesi veya söz konusu 3. ülkelere ihracatlarında alıcı ülkeye ait ulaşım ve sigorta şirketlerini tercih etmesi biçiminde de oluşabilirTemel sorun: organize olamamak
Offsett, karakteristik olarak kompleks bir yapı oluşturur. Sadece alıcı ya da satıcı değil, 3. tarafları da olaya dahil eder. Bu nedenle başarıyla gerçekleştirilen bir offset anlaşması, çok iyi bir organizasyon gerektirir.
Yukarıda sayılan faydaları yüzünden offset ve ekonomiye kazandırdıkları, Savunma harcamalarına karşı çıkan çevrelere karşı güçlü bir baskı unsuru oluşturulabilir.
Belki de hiç kullanılmayacak savunma teçhizat ve araç/gereçlerine büyük paralar yatırmanın verdiği 'vicdani rahatsızlık' offset yöntemi sayesinde azalmaktadır. Ülkeler hem zorunlu bir harcama kalemini yerine getirirken, bu harcamalardan azami ölçüde yarar sağlayabilmektedirler. Hem geleneksel ihraç ürünleri dışında dışsatım olanağına kavuşurlarken, hem de ülkelerine ileri teknoloji kazandırmaktadırlar. Konuyla ilgili en güzel özeti bir önceki Yunanistan Savunma Bakanı Tsohatzopoulos yapmıştır: ''Ne kadar çok savunma harcaması yaparsa Yunan halkı o kadar çok zenginleşecektir.''
Türkiye-varlık içinde yokluk
Ülkemizde offset uygulamaları, yaygın bir model olarak 1985 yılından itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Buna rağmen offset sistemi pek çok projede kullanılmakla birlikte, henüz istenilen düzeye ulaşamamıştır. Bunun temel nedeni ülkemizin yeterince organize olmamasıdır. Ülkemizde offset uygulamalarından SSM ve Hazine Müsteşarlığı sorumludur. Her iki kuruluş da konu ile ilgili bölümler kurmuşlar ve offset uygulamaları konusunda çalışmalarına başlamışlardır. Ancak bu iki kuruluşun asli görevlerinden çok uzakta olan bu konu, uygulama üzerinde yeterince yoğunlaşılmasına olanak vermemektedir. Başarı için, ülkemizde izleme değil, işi sahiplenecek ve Sanayi Odaları ve KOSGEB ile koordineli çalışacak bir mercinin (Offset Kurumu) oluşturulmasıdır.
Ülkemizde offset uygulamalarından SSM ve Hazine Müsteşarlığı sorumludur. Her iki kuruluş da konu ile ilgili bölümler kurmuşlar ve offset uygulamaları konusunda çalışmalarına başlamışlardır. Ancak bu iki kuruluşun asli görevlerinden çok uzakta olan bu konu, uygulama üzerinde yeterince yoğunlaşılmasına olanak vermemektedir. Başarı için, ülkemizde izleme değil,
işi sahiplenecek ve Sanayi Odaları ve KOSGEB ile koordineli çalışacak bir mercinin (Offset Kurumu) oluşturulmasıdır.
Ülkemizin 25 yıl içerisinde tedarik etmeyi planladığı 150 milyar dolarlık araç/gereç ve teçhizatın büyük bir bölümünün ithalat yoluyla karşılanacağı düşünüldüğünde akılcı bir offset yaklaşımı ile kazanılacak teknoloji transferi ve ihracat potansiyeli heyecan vericidir.
TSK'nin ihtiyaçları 'Milli Olması Zorunlu', 'Kritik' ve 'Diğer' olarak 3 kategoride toplanır. Bunlardan 'Milli Olması Zorunlu' ürün ve hizmetlerin satın alınacağı firmaların %100 Türk sermayeli olması gerekir.
Bir silah ya da araç/gereç ülkemizde 3 yöntemle alınır. Bunlar :1. Yurt dışından doğrudan alım 2. Teknoloji transferi ile ortak üretim 3. Milli şirketlerden tedariktir. Yurt dışından doğrudan alımlarda da 4 kriter göz önüne alınır. 1. Silah veya malzemenin performansı 2. Fiyatı 3. Teknolojisi 4.Offset. Offset-ya da 'Malımı alırsan, malını alırım'Genel anlamda ''Telafi edici, mukabil ticaret'' olarak da adlandırılabilecek olan Offset kavramı, ithal edilen mal ve hizmet karşılığında, belirli oranda mal veya hizmetin ihraç edilmesi demektir. Offset sisteminin temel amacı, ticarete konu olan mal ya da hizmetin el değiştirmesi sırasında alıcı tarafından sarf edilen paranın, farklı biçimde alıcının ekonomisine geri dönmesinin sağlanmasıdır. Rakamsal bir örnek vermek gerekirse, örneğin %30 oranında offset içeren bir anlaşmada, ithal edilen 1 Milyar dolarlık malın karşılığı olarak, ihracatçının ülke ekonomisinden 300 Milyon dolarlık bir mal veya hizmeti ithal etmesi gerekir. Anlaşmalara bağlı olarak değişen oranlarda offset içeren projeler, ülkeden döviz çıkışını en aza indirmeyi amaçlar.Offset uygulama türleriTüm dünyada offset uygulamaları başlıca iki yöntemle uygulanır. Bunlar Doğrudan (Direkt) ve Dolaylı (İndirekt) offset'tir.Doğrudan offset uygulamalarında satıcı firma, satacağı mal veya hizmete mukabil, alıcı ülkeden satış yapacağı ürün ya da hizmete ilişkin ithalat yapmayı ya da sattığı malın bazı parçalarını alıcı ülkede fason olarak imal ettirerek ithal etmeyi kabul eder. Daha basit bir anlatımla örneğin bir uçak alımında, uçak imalatçısı firma offset anlaşmasındaki oran kadar uçak parçasını ya da uçakla ilgili cihazı, alıcı ülkeden satın almayı tahahüt eder. Eğer alıcı ülkede satış anlaşmasına konu olan ürünler üretilmiyor ise, bu durumda satıcı firma alıcı ülkedeki bazı firmalara ortaklık, know-how satışı ya da lisans altında gerekli malzemeleri imal ettirerek, satın alır. Burada asıl üzerinde durulması gereken nokta teknoloji transferidir. Dolaylı offsette ise, Satıcı, proje ile ilişkili olmayan konularda da ortak üretim ve yatırım yapmayı, ya da alıcı ülkeden 3. ülkelere mal veya hizmet satışını kabul eder. Bu dolaylı kazanım Satıcının 3. ülkelere yapacağı ihracatları, alıcı ülke üzerinden gerçekleştirmesi veya söz konusu 3. ülkelere ihracatlarında alıcı ülkeye ait ulaşım ve sigorta şirketlerini tercih etmesi biçiminde de oluşabilirTemel sorun: organize olamamakOffsett, karakteristik olarak kompleks bir yapı oluşturur. Sadece alıcı ya da satıcı değil, 3. tarafları da olaya dahil eder. Bu nedenle başarıyla gerçekleştirilen bir offset anlaşması, çok iyi bir organizasyon gerektirir. Yukarıda sayılan faydaları yüzünden offset ve ekonomiye kazandırdıkları, Savunma harcamalarına karşı çıkan çevrelere karşı güçlü bir baskı unsuru oluşturulabilir.Belki de hiç kullanılmayacak savunma teçhizat ve araç/gereçlerine büyük paralar yatırmanın verdiği 'vicdani rahatsızlık' offset yöntemi sayesinde azalmaktadır. Ülkeler hem zorunlu bir harcama kalemini yerine getirirken, bu harcamalardan azami ölçüde yarar sağlayabilmektedirler. Hem geleneksel ihraç ürünleri dışında dışsatım olanağına kavuşurlarken, hem de ülkelerine ileri teknoloji kazandırmaktadırlar. Konuyla ilgili en güzel özeti bir önceki Yunanistan Savunma Bakanı Tsohatzopoulos yapmıştır: ''Ne kadar çok savunma harcaması yaparsa Yunan halkı o kadar çok zenginleşecektir.''Türkiye-varlık içinde yoklukÜlkemizde offset uygulamaları, yaygın bir model olarak 1985 yılından itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Buna rağmen offset sistemi pek çok projede kullanılmakla birlikte, henüz istenilen düzeye ulaşamamıştır. Bunun temel nedeni ülkemizin yeterince organize olmamasıdır. Ülkemizde offset uygulamalarından SSM ve Hazine Müsteşarlığı sorumludur. Her iki kuruluş da konu ile ilgili bölümler kurmuşlar ve offset uygulamaları konusunda çalışmalarına başlamışlardır. Ancak bu iki kuruluşun asli görevlerinden çok uzakta olan bu konu, uygulama üzerinde yeterince yoğunlaşılmasına olanak vermemektedir. Başarı için, ülkemizde izleme değil, işi sahiplenecek ve Sanayi Odaları ve KOSGEB ile koordineli çalışacak bir mercinin (Offset Kurumu) oluşturulmasıdır.Ülkemizin 25 yıl içerisinde tedarik etmeyi planladığı 150 milyar dolarlık araç/gereç ve teçhizatın büyük bir bölümünün ithalat yoluyla karşılanacağı düşünüldüğünde akılcı bir offset yaklaşımı ile kazanılacak teknoloji transferi ve ihracat potansiyeli heyecan vericidir.
Gelişmişliğin en önemli tanımlarından biri de 'İyi Organize Olmak'tır. Türk Savunma Sanayine baktığımızda bu tanımın doğruluğu son derece net bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Ülkemiz pek çok şeyi yapma potansiyeline sahip, ama bir türlü örgütlenemeyen, organize olamayan bir yapıyı sembolize etmektedir. Belki de önümüzdeki günlerde SSM'nin temel görevi yeni silah sistemleri projelerine imza atmak yerine KOBİ'ler başta olmak üzere tüm ülke endüstrisini savunma sanayi konusunda organize etmek olmalıdır.
